Size basit ama rahatsız edici bir soru: Sanatçı mısınız, yoksa sanatçı rolünü oynayan birer figüran mı? İlki, dünyanın karmaşasını anlamak ve ona yeni bir form önermek için zekâsını kullanır. İkincisi ise, sanat dünyasının beklediği jestleri, söylemleri ve pozları ezberleyip alkış toplar. Biri spot ışıklarının altında parlar, diğeri atölyenin sessizliğinde düşünür. Biri “network” inşa eder, diğeri […]
Sanat Masum Değildir! Azizler ve Günahkârlar Atölyesi ile Sanatın Gerçek Yüzüyle Yüzleşin! Tilki Sanat & İstanbul Concept Akademi İşbirliğinin İlk Etkinliği Başlıyor! Sanatın sadece parlak yüzünden ibaret olmadığını, her eserin ardında derin bir hikaye, ideolojik izler ve toplumsal çatışmalar barındırdığını biliyoruz. Tilki Sanat ile İstanbul Concept Akademi arasında kurulan, sanatın eleştirel boyutlarını odağına alan vizyoner […]
Sanatın anlamını, üretim biçimlerini ve eleştirel boyutlarını yeniden tartışmaya açacak güçlü bir birliktelik için Tilki Sanat ile İstanbul Concept Akademi arasında kurulan işbirliğini duyurmaktan büyük bir heyecan duyuyoruz. Bu ortaklık, Türkiye’nin kültür-sanat alanında hem düşünsel hem de kurumsal düzeyde yeni bir dönemin kapısını aralamayı hedefliyor. İki kurumun birleşen vizyonu, sanatı estetik bir haz nesnesi olarak […]
Ezber Bozan Bir Deneyim: “Sanat Dediğin Nedir ki?: Bir Tuhaf Sanat Atölyesi” İdea Kadıköy’de! Sanatın sadece galerilerde duran, ciddi ve anlaşılmaz eserlerden ibaret olduğunu mu düşünüyorsunuz? O zaman bakış açınızı tamamen değiştirecek, zekâ dolu bir yolculuğa hazır olun! “Bir Tuhaf Sanat Atölyesi: Sanat Dediğin Nedir ki?”, sanatın bütün tuhaf, sorgulayıcı ve eğlenceli yönlerini keşfetmeniz için […]
Marcel Duchamp’ın 1917’de imzasız bir pisuarı sanat nesnesi olarak sergilemesi (ya da önermesi) modern sanat tarihi kadar, Batı düşüncesinin kendi üzerine düşünme biçimi açısından da ontolojik bir sarsıntıydı. “Fountain”, anlam, temsil, değer ve öznellik kavramlarını da tuvalin ötesine “sürerken”, sanata dair beklentileri köklü bir biçimde değiştirdi. Bu jest, Batı’nın öz-eleştiriyle kurduğu ilişkiye içkin radikal bir […]
Louise Bourgeois’nin 1982’de Robert Mapplethorpe’un objektifine verdiği o meşhur poz—koltukaltına iliştirilmiş, iki karışlık lateks heykeli Fillette’i (1968) “oyuncak bebek” gibi taşıdığı kare—ilk bakışta arsız bir espritüellik, biraz da provokatif bir mizah taşır. Oysa birkaç saniye sonra görüntü, modern heykelin yüz yıllık soyutlama idealiyle girişilmiş zorlu bir polemik olarak açılır. Çünkü Fillette’in göze çarpan “aşırı gerçekliği”, […]
Modernitenin “akıl çağı” olarak övündüğü yerde, aklın toplumsal bir yaşam formuna — bir teknosisteme — dönüştüğünü çoğu kez gözden kaçırırız. Bugün metro hatlarını, kredi algoritmalarını, pandemi uygulamalarını aynı mantıkta buluşturan görünmez örgü, yalnızca teknolojik değildir. Pazar, bürokrasi ve bilim disiplinlerinin ördüğü birleşik bir rasyonalite katmanıdır. Aşağıdaki satırlar, bu teknosistemin tarihini ve ontolojisini anlatırken, okuru hem […]