Size basit ama rahatsız edici bir soru: Sanatçı mısınız, yoksa sanatçı rolünü oynayan birer figüran mı? İlki, dünyanın karmaşasını anlamak ve ona yeni bir form önermek için zekâsını kullanır. İkincisi ise, sanat dünyasının beklediği jestleri, söylemleri ve pozları ezberleyip alkış toplar. Biri spot ışıklarının altında parlar, diğeri atölyenin sessizliğinde düşünür. Biri “network” inşa eder, diğeri […]
Marcel Duchamp’ın 1917’de imzasız bir pisuarı sanat nesnesi olarak sergilemesi (ya da önermesi) modern sanat tarihi kadar, Batı düşüncesinin kendi üzerine düşünme biçimi açısından da ontolojik bir sarsıntıydı. “Fountain”, anlam, temsil, değer ve öznellik kavramlarını da tuvalin ötesine “sürerken”, sanata dair beklentileri köklü bir biçimde değiştirdi. Bu jest, Batı’nın öz-eleştiriyle kurduğu ilişkiye içkin radikal bir […]
Louise Bourgeois’nin 1982’de Robert Mapplethorpe’un objektifine verdiği o meşhur poz—koltukaltına iliştirilmiş, iki karışlık lateks heykeli Fillette’i (1968) “oyuncak bebek” gibi taşıdığı kare—ilk bakışta arsız bir espritüellik, biraz da provokatif bir mizah taşır. Oysa birkaç saniye sonra görüntü, modern heykelin yüz yıllık soyutlama idealiyle girişilmiş zorlu bir polemik olarak açılır. Çünkü Fillette’in göze çarpan “aşırı gerçekliği”, […]