Louise Bourgeois’nin 1982’de Robert Mapplethorpe’un objektifine verdiği o meşhur poz—koltukaltına iliştirilmiş, iki karışlık lateks heykeli Fillette’i (1968) “oyuncak bebek” gibi taşıdığı kare—ilk bakışta arsız bir espritüellik, biraz da provokatif bir mizah taşır. Oysa birkaç saniye sonra görüntü, modern heykelin yüz yıllık soyutlama idealiyle girişilmiş zorlu bir polemik olarak açılır. Çünkü Fillette’in göze çarpan “aşırı gerçekliği”, […]