Sanat, tarih boyunca toplumsal dönüşümlerin, teknolojik ilerlemelerin ve kültürel devrimlerin kesişim noktasında şekillenmiştir. Bugün ise, hızlanan dijitalleşme, ekolojik kriz ve yeni ontolojik sorgulamalar çağdaş sanatı radikal biçimde yeniden düşünmeye davet ediyor. Tilki Ekosistemi, işte bu noktada, sanatın geleceğini şekillendiren yeni yaklaşımlar ve paradigmalar üzerinden bir düşünce platformu olarak konumlanıyor. Geleceğin sanatı artık tekil sanat eserlerinin üretildiği ve sergilendiği statik mekanların ötesine taşarak, yaşayan, dönüşen ve katılımcı bir “ekosistem” olarak kurgulanıyor. Bu ekosistemde eserler, sanatçılar ve izleyiciler, karşılıklı etkileşim ve kolektif yaratıcılık içinde sürekli hareket hâlindedir. Tilki Ekosistemi’nin merkezinde yer alan bu düşünce, sanatın nesneden ziyade ilişkiler ağı olarak kavranmasını savunan Nicolas Bourriaud’nun “ilişkisel estetik” anlayışıyla (Bourriaud, 2002) yakın bir bağ kuruyor. Dijital çağ, sanat üretimini yalnızca teknolojik olarak dönüştürmekle kalmadı, aynı zamanda sanat nesnesinin maddi doğasını ve ontolojik yapısını da değiştirdi. Dijital eserler, NFT’ler, sanal gerçeklik ve yapay zekâ destekli sanat pratikleri, geleneksel estetik kategorileri ve izleyici deneyimlerini yeniden tanımlıyor. Tilki Ekosistemi’nde bu dönüşüm, sanatçıların teknoloji ile ilişkisini eleştirel ve yaratıcı biçimde yeniden sorgulayarak, dijitalleşmenin etik ve felsefi boyutlarına odaklanıyor. Tilki Ekosistemi, dijital sanatı sadece teknolojik yenilik değil, demokratik ve katılımcı bir sanatsal üretim alanı olarak da ele alıyor Antroposen çağında sanat, gezegenimizin karşı karşıya olduğu ekolojik kriz ile yüzleşmek zorundadır. Tilki Ekosistemi, sanatçıları yalnızca çevre sorunlarına dikkat çekmekten öteye geçerek, doğayla birlikte var olmanın yaratıcı biçimlerini keşfetmeye teşvik ediyor. Rosalind Krauss ve Hal Foster’ın sanat teorilerinde vurguladığı gibi, sanatın rolü sadece estetik beğeni yaratmak değil, aynı zamanda ekolojik bilinci harekete geçiren ve sürdürülebilir yaşam pratiklerini teşvik eden anlamlı bir pratik hâline gelmektir (Foster, 2020; Krauss, 1999). Tilki Ekosistemi, sanatın ve sanatçının doğayla ilişkisini yeniden kurmak üzere, doğayla birlikte üretimi ve malzeme kullanımında ekolojik sorumluluğu önceleyen yaratıcı stratejiler geliştirir. Tilki Ekosistemi, sanatçıların toplum içindeki rollerini de yeniden tanımlar. Geleceğin sanatçısı yalnızca yaratıcı değil, aynı zamanda düşünür, araştırmacı ve aktivist olarak da görülüyor. Sanatçıların eser üretimi dışında küratöryel pratiklere, eğitim programlarına ve toplumsal projelere aktif katılımı, sanatın yaşamla iç içe geçmiş dinamik bir süreç olmasını sağlıyor. Amelia Jones’un işaret ettiği üzere, sanatçı artık sadece izlenen değil, aynı zamanda toplumsal değişimin aktif öznelerinden biridir (Jones, 2013). Tilki Ekosistemi, sanatın geleceğini şekillendirmek isteyen herkese açık, katılımcı ve interaktif bir platformdur. Bu platform, dijital dönüşüm, ekolojik duyarlılık ve toplumsal katılımın birleştiği yaratıcı ve eleştirel bir alan olarak varlığını sürdürür. Böylelikle sanat, geleceğin dünyasında yalnızca estetik değil, aynı zamanda etik ve politik sorumlulukları da üstlenir. Tilki’de geleceğin sanatını birlikte düşünüyor ve inşa ediyoruz. Siz de bu ekosisteme katılarak sanatın yarının dünyasındaki rolünü keşfedebilir ve bu dönüşümde aktif rol alabilirsiniz.Tilki Ekosistemi: Geleceğin Sanatını Düşünmek
Sürdürülebilir Bir Gelecek İçin!
Posthümanist Estetik