Sıvadık Fanzin olarak 5 yıldır üretimlerine devam eden, Türkiye’de birçok şehirde okuyuculara ulaşan fanzin, geçtiğimiz günlerde yeni bir oluşuma imza attı ve Sıvadık Art’ı kurdu. Açtıkları site üzerinden “Yalnızlığın Tatlı Acı Patikaları” isimli karma sergiyi paylaşıma açan grup, instagram aracılığıyla da eserlerini yayınlıyor. Ekibin ilerleyen süreçte neler yapacaklarını göreceğiz. İsterseniz Sıvadık Art’ı daha yakından tanıyalım ve sergi üzerine oluşumun kurucusu Efe Elmastaş ile sohbet edelim.
Sıvadık Art’ın kuruluşunu ilan ettiğiniz yazıya bakıldığında, dikkat çeken ama tam olarak da renginizin belli olmadığı bir anlatı söz konusuydu. Bize bu oluşumdan bahseder misiniz?
Öncelikle ilginiz için teşekkürler. Sıvadık Art, Kitsch Sanat Alanı olma istenciyle yola çıktı ve bu konu üzerine üretimlerine başladı. Bizler böyle dediğimizde kitsch sanat üretimlerinin sergileneceği bir mecra kurduğumuz düşünülüyor ve haksız da sayılmazlar. Fakat “tam olarak bu” dersek de yanlış olur. Bizim önceliğimiz kitsch ürünler sergilenecek bir alan yaratmaktan ziyade kitsch bir sanat alanı meydana getirmek. Yani bir anlamda pazarlamaya dayalı galeri algısına fake bir alternatif ortaya koymak. Bu yolla da biraz eğlenmek.
Bu kitsch olgusunu biraz açar mısınız? Geldiğimiz süreçte o kadar geniş bir kavramdan bahsediyoruz ki, hangi yönden baktığınızdan biraz bahsetmenizi isteriz.
Dediğiniz gibi bugünden bakıldığında kitsch terimi içerisinde birçok anlam katmanını barındırmakta ve soyut bir eşik üzerinde salınmaktadır. Bizdeki tanımı ise kabaca şudur. Kitsch estetiğin teslimiyetini, yüce olanın alaşağı edilişini temsil eder. “Güzel” kavramını sanatın akademik dilinden kurtararak, bir anlamda onu özgür kılar, ele ayağa düşürür. Kendisinden başka bir amacı da yoktur. Bir tepki olarak algılanabileceği gibi yüce olana karşı duruş, kitsch eseri daha ulaşılabilir kılar. Alımlayıcıyla arasına derin anlamlar, kavramlar inşa etmez. Kendinden başka hiçbir şey vadetmez. İşte tam bu o sebeple kitsche ucuz, bayağı ve taklit denmektedir. Kimileri için bir çöpten ibarettir. Onun işi kariyer avcılarıyla değil sıradan insanlarladır. Kitsch trajedi veya komedi de değildir. Bir yıkım veya yapı hedeflemez. Katarsis taklitleri yerine, bir bakıma var olmayan hisler icat etme girişimidir. Kusurlarından utanmaz, olsa olsa onlarla övünür. Son söz Adorno’dan gelsin: “Kitsch, kültürün derinliğine inananların sandığı gibi, sanatın düşmanla işbirliğinden kaynaklanan bir süprüntü değildir. Kitsch her fırsatta öne fırlamak üzere sanatta pusuya yatar… O bütün sanata karıştırılmış olan bir zehirdir.”
Güzel açıkladınız ama Sıvadık ART’ın bir noktada somutlaştırılması gerek. Kitsch, Sıvadık ART’ın neresinde duruyor?
İşte bizim Sıvadık ART ile yapmak istediğimiz şey, sanat ile kitsch üzerinden doğan ayrımın aynısını sanat galerisi noktasına taşıyarak bir kitsch sanat alanı önermesinde bulunmak. Kitschin aynı sanat üzerinde gerçekleştirmeye soyunduğu varoluşu sergi mekânları boyutuna taşıyarak, göze sokulan yüksek algıyı, onun araçlarıyla değersizleştirmek, işlevsiz kılmak. Bir anlamda piyasa aktörlerinin (küratör, galeri işletmecisi vb.) pazarlama namına eserlerin üzerine serptiği anlam ve kavram cümbüşünü sağa sola saçarak ondan yeni bir bütün meydana getirmek. Ahengi izlemek ve ortaya çıkan sergilerden bir anlamda zevk almak. (Bir zehir olarak) Kitschi sanat mekânlarına sıçratmak.
Peki, bu oluşumun nereden çıktığını, hangi noktada eyleme geçtiğinden bahseder misiniz?
Açıkça söylemek gerekirse bir doymuşluktan ve bunun sonucunda oluşan bulantıdan bahsetmek mümkün. Çarpık, eserin bağlamından uzak metinler aracılıyla yürüyen, kimi sergilerde toplumun kanayan yaralarını kendi pazarlama faaliyetlerine alet eden kimi sanatçıların ve oluşumların hâkimiyeti bizde bir hareketliliği meydana getirdi denebilir. Eserler üzerine zoraki geçirilen kavramsal kostümlerin absürtlüğü karşısında el arttırmak da denilebilir. Kimilerinin söylediği gibi toplumcu gerçekçi bir kafa değiliz. Zaten bu tarz işlere imza atanların en büyük numarası karşı bir ses çıkartan herkesi eskimiş, ahlak ve erdem öğreticisi olarak yaftalamaları. Ama oluşan durum “ne yazık ki” göstermek istedikleri gibi değil. Kuşkusuz bu yola çıkmakta bize ilham veren büyük galerilerin ve küratörlerin hakkını ödeyemeyiz. İyi ki varlar ve Art Monoply oyunlarına devam ediyorlar.
Sıvadık ART’ta ilerleyen süreçte bizi ne gibi sergiler bekliyor? Ne tür eserler bu sergilerde yer alabilecek? Bize biraz bundan da söz eder misiniz?
Öncelikle Sıvadık ART bir online sergi olarak kuruldu ve kendi algı düzeyini oturtacağı güne kadar fiziki anlamda bir sergi girişimi olmayacaktır. Onun haricinde kitsch bir sanat alanında sergi açmak isteyen ve bu algıyı bilerek bizlerle işbirliği yapmak arzusunda olan sanatçılarla görüşmeye açığız. Genel olarak karma sergiler aracılıyla işlerimizi ortaya koyacağız ve her yeni sergide biraz daha üzerine koymaya çabalayacağız. Her sergi sonunda bir artzine çıkarmak gibi de bir isteğimiz var. Şu an için yolun başındayız ve eğlenmeye bakıyoruz. Ortada devasa öğretiler veya ekol çabaları yok. Kitsch var. Bir de kitsch sanat alanı var. Hepsi bu 🙂
Merak edenler için ilk serginizden bahseder misiniz? Sizlere ulaşmak isteyenler hangi adreslerden iletişime geçebilirler?
Yalnızlığın Tatlı Acı Patikaları isimli sergimiz yukarıda anlattıklarımın bir ürünüdür. O sebeple oturup “vay sanatçı şu eserinde şöyle yapmış, bu metin şunu tartışmaya açmış” bağlamında etkileşime geçilebilecek bir alan tanımaz. Toptan bakıldığında kitsch bir sanat alanına bakılıyor olduğunu bilmek yeterlidir. Sıvadık Art’a ucnoktasivadikart.com linkinden, @ucnoktasivadikart instagram sayfasından ulaşabilir ve ucnoktasivadikart@gmail.com email adresimizden bizlerle iletişime geçebilirsiniz.